HAKKIMDA

Dr. Furkan Karaloğlu

Nerede ve ne zaman doğduğum, hangi okullarda okuduğum ve ne gibi başarılara imza attığım aslında bence hiç önemli değil. Bunların çoğu benim haricimde olan, ailemin ya da çevremin fevkalade desteği ve bu şekilde beni akranlarımın belki bir nebze önüne geçirebilmeleri ile oldu. Kendi hakkımda söyleyebileceğim ve hatta övünebileceğim tek özelliğim iyiye ve günün sonunda her zaman iyinin kazanacağına olan inancımdır. Düşünmeyi becerebildiğim andan itibaren farkına varabildiğim yegane sır budur. Maalesef bunu hissetmem biraz zaman aldı, görebilmem daha da uzun sürede oldu, inanmam ise yıllar sonra... Oldukça açık ki büyük bir mücadelenin içindeyiz ve günün sonunda her zaman iyiler kazanıyor. Gece mücadele yeniden başlıyor ve günün sonunda sonuç yine aynı. Her gün ve her gece devam ediyor. Kazananı belli olan bu mücadelede bizlerde kendi savaşımızı veriyoruz. Zaferimizi günün sonunda iyilerin safında yer alabilmeyi başarabildiğimizde ilan ediyoruz. Nefes aldığımız, hareket edebildiğimiz her anda verdiğimiz kararlarla ve tercihlerimizle hem günün sonunda hangi tarafta olacağımızı belirliyor, bir yandan da o tarafın galibiyeti için çabalamış oluyoruz.

Seçtiğimiz taraf için ne derece samimiysek kararlarımız ve tercihlerimizde galibiyet için o denli etkili oluyor, olmalı. Peki iyi nedir? İyi olmayan nedir? Gerçek iyi ile vicdan avundurması arasında ne fark vardır? Benim anladığım kadarıyla eğer bedelini ödediysen veya bedeli neyse ödemeye hazırsan, iyi olduğunu düşünebilirsin. İyilik yaptığını düşünüyorsan bir bedeli olacağını unutmamalı ve bundan şikayetçi olamamalısın. Aksi halde bu iyilik değil borçlandırma olur. Ne kadar ağır bedel hesabına işlerse o kadar iyisindir. İyi, iyi olduğu ve gerektiğinde bedeli ödenmek üzere olunur. Karşılığında da bir iyilik beklenen, iyilik olmaz. İyiliğin karşılığı vicdanında hissettiğindir ki bence bu da iyilik fikrini az da olsa bulandırıyor. İyilik sadece ama sadece yine kendisi için yapılmalı. Böyle olursa artar, genişler ve saflar kalabalıklaşır. Söylediğim gibi günün sonunda her zaman iyiler kazanır, bizim mücadelemiz o günün sonunda doğru tarafta olmayı başarabilmektir.

Furkan Karaloğlu ise aslen Rizelidir (her Karadenizli gibi memleketine, köyüne aşıktır). 1985 Üsküdar/İstanbul doğumludur. Tanıdığı en baba Babası hakim, tanıdığı en oğul düşkünü annesi ev hanımı, 2 kız kardeşinden birisinin, kimya mezunu olmakla birlikte gerçek bir edebiyat dahisi olmasına rağmen yanlış alan ve bölüm tercihi kurbanı olduğunu düşünmektedir. Diğer kız kardeşi eczacı ve oldukça abisine benzer. Güzeller güzeli 3 prensesin (üçüzdürler) dayısıdır. Dünyanın en güzel kadını ile evlidir ve yine dünyanın en yakışıklık oğluna sahiptir. Yakın zamanda Allah'ın en büyük lütuflarından, bir kız evlat daha ailesine eklenecektir ki dört gözle beklenmektedir. İlkokula babasının mesleği nedeniyle 2-3 yılda bir taşındıkları Anadolu şehir/kasabalarından olan İzmir/Karaburun'da başladı, Isparta'da bitirdi. Yine aynı şehirde anadolu lisesine girdi ve İstanbul'da bitirdi. Üniversite için İzmir'e geri döndü, bu eğitim süreci ve ilkokul yılları ile birlikte hayatının en büyük kısmını İzmir'de geçirmiş oldu. Hemen her İstanbullu gibi İzmir'i hiç sevemedi. 

Ancak ihtisas için Ankara'ya geldiğinde, İzmir'in değerini bilip neredeyse İstanbul'un üzerine koydu. Ankara'da kader onun için oldukça garip bir kombinasyon hazırlamıştı; babaannesi, babası ve o, üçü aynı evde kaldılar bir süre, bu yıllarda babaannesinden daha iyi bir ev arkadaşı bulamayacağına ikna oldu ancak bu durum uzun sürmedi. Karadenizliliğinin gereği fevri, kararlı ve hızlı hareket örneği göstererek evlendi. Kısa bir süre Avrupa'da ünlü bir klinikte gözlemci olma fırsatı oldu. Yaklaşık 3 ay İtalya'da sözü edilen klinikte ve bu sürenin içinde olmak üzere 2 hafta Hollanda'da bir hastanede ziyaretçi hekim olarak gözlemlerde bulundu. Açık konuşması gerekirse hali hazırda tıbbi teknoloji ve araştırmalarda olmasa bile cerrahi alanda ülkemiz hekimlerinin yetkinliğinin tam olması nedeniyle, tıbbi pratik anlamında pek bir şey kazandığını söyleyememekle birlikte bu Avrupa ziyareti onun kişisel gelişimine önemli katkılar sağladı. 

İhtisasını tamamlayıp uzman olmasıyla birlikte mecburi hizmet için eş durumu mazereti ile Ankara'da bir devlet hastanesinde çalışmaya başlayıp, iki sene sonra devlet görevinden yine mecburen ayrıldı. Sonrasında çeşitli özel kurumlarda hekimlik hizmeti vererek görevini sürdürdü. Bu özel kurumlarda hastaları onu çok sevse de karakterindeki katılık sebebiyle idarecileri pek sevemedi, gerçi o da çapsız idarecilere fazla dayanamıyordu. Sonuçta artık kendi kliniğini kurma zamanının biraz erken de olsa geldiğini anladı. Haziran 2019'da Çukurambar'da muayenehanesinde hastalarını kabule başladı. Kısa zamanda muayenehanesinin imkanlarını genişleterek neredeyse tam bir KBB kliniği oluşturdu. Şu an “KAROS Klinik” ismiyle hizmet vermekte olan kliniğinde iki ana hizmet alanı belirlemiştir: “Burun ve Yüz Estetiği Cerrahi ve Girişimsel uygulamaları” ve “Vertigo, Çınlama, İşitme”. Bunların yanı sıra sinüzit, burun eti ve burun içi eğrilikler gibi diğer burun hastalıklarının tanı-tedavisi, horlama-uyku apnesi, çocuk KBB hastalıkları, kulak hastalıkları tanı-tedavisi gibi diğer KBB alanıyla ilgili hastalıklar için hizmet sunmaktadır. Bundan yaklaşık 10 yıl önce fakülteden mezun olup 112 hekimi olarak başladığı profesyonel hayatına kendi kliniğinin yönetici hekimi olarak devam etmektedir. Yine böylelikle sağlık hizmetinin hemen her basamağında görev yapmış ve sistemi çok iyi tanıma fırsatı bulmuştur.

Kasım 2019


 
 
SORU İÇİN
ÖNCEKİ SORULARI GÖR YORUMLARI GÖR
RANDEVU İÇİN